Her çocuğa farklı yaklaşım

Her çocuğa farklı yaklaşım

ABONE OL
Ekim 19, 2023 14:44
Her çocuğa farklı yaklaşım
19 Ekim 2023
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çocuk ceza ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde sanık sıfatında bulunan toplam 45 bin 645 ismin yüzde 85’ini erkek çocuklar oluşturuyor

Suça sürüklenen çocuk sayısını azaltmanın altın kuralı

BİREYSEL YAKLAŞIMLAR

  • Aile Danışmanı Rukiye Orhan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden elde edilen rakamların da destek verdiği, son yıllarda sayılarında ciddi oranda artış tespit edilen, ‘suça sürüklenen çocuklar’ başlığına değindi.
  • Çocukları suça iten faktörlere ilişkin önlemlerin ivedilikle alınması gerektiğini ifade eden Orhan, “Her çocuğun durumu farklıdır ve bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş yaklaşımlar gerekebilir” dedi.

20. yüzyılın başlarından itibaren aynı cümle içerisinde anılmaya başlanan ‘çocuk ve suç’ kavramı, farklı suç esaslarının günümüze değin taşınmasına zemin hazırlamıştır. Buna paralel olarak gelişme gösteren ‘Çocuk Haklarına’ ilişkin maddeler, evrensel boyutta kendisine yeni bir yer edinme yoluna girmiştir. Çocukların suçtan korunmasına yönelik geliştirilen çalışmalar ise yeni anlayışların filizlenmesine olanak sağlamıştır. Suç unsurlarının oluşmasına neden faktörlere ilişkin yapılan araştırmalar ise durumun daha ciddi boyutta olduğunu ortaya koymuştur. Bugüne değin yapılan hiçbir çalışmada nesnel boyutta değerlendirildiğimde suçun kaynağını apaçık önümüze sermemiştir. Yürütülen çalışmaların istatistiksel verilerle desteklendiği günümüz araştırmaları ise birbirini tetikleyen birçok unsurun suç oluşumunu desteklediğini ispat etmiştir.

GRAFİKLER YÜKSEK ORANLARI İŞARET EDİYOR

Güvenlik birimlerinde 2019 yılında gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 511 bin 247 olarak tespit edildi. Bu olaylarda çocukların yüzde 46,1’inin mağdur olarak, yüzde 32,9’unun kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla (suça sürüklenme), yüzde 15,1’inin bilgisine başvurma amacıyla, yüzde 3,4’ünün kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan), yüzde 2,5’inin ise bu nedenlerin dışındaki diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldiği kaydedildi. Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2019 yılında, 2018 yılına göre yüzde 5,8 oranında artış gösterdi. Çocukların yüzde 50,1’inin 15-17 yaş grubunda, yüzde 25,2’sinin 12-14 yaş grubunda, yüzde 24,7’sinin ise 11 yaş ve altındaki çocuklar olduğu görüldü. Güvenlik birimlerine 2019 yılında gelen veya getirilen çocukların yüzde 65,4’ü erkek, yüzde 34,6’sı ise kız çocuğu oldu.

SUÇ MAĞDURU ÇOCUKLARIN YÜZDE 53,8’İ ERKEK

Güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olayların 168 bin 250’sinin suça sürüklenme nedeni ile gerçekleşti. Bu çocukların yüzde 31,7’sine yaralama, yüzde 25,6’sına hırsızlık, yüzde 8,1’ine Pasaport Kanunu’na muhalefet, yüzde 6,9’una göçmen kaçakçılığı, yüzde 4,6’sına ise uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak suçları isnat edildi. Güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 235 bin 931 çocuğun yüzde 87,5’ini suç mağduru, yüzde 12,5’ini takibi gereken olay mağduru çocuklar oluşturdu. Suç mağduru çocukların yüzde 53,8’inin erkek, yüzde 46,2’sinin kız çocuğu, takibi gereken olay mağduru çocukların yüzde 56,2’sinin erkek, yüzde 43,8’inin kız çocuğu olduğu görüldü. Güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen 206 bin 498 çocuğun yüzde 57,6’sı yaralama, yüzde 15,2’si cinsel suçlar, yüzde 11,0’ı aile düzenine karşı suçlardan mağdur oldu. Ayrıca mağdur çocukların yüzde 3,5’i tehdit, yüzde 2,7’si kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, yüzde 2,1’i ise hırsızlık suçlarından mağduriyet yaşadı.

DOSYA SAYISI SON 5 YILIN EN YÜKSEK DÜZEYİNDE

2017 yılında çocuk ağır ceza mahkemesine gelen dosya sayısı 6 bin 600 iken 2022 yılında bu sayı yüzde 53 oranında artarak 10 bin 105’e yükseldi. 2017 yılı içinde açılan dosya sayısının 3 bin 143 iken, 2022 yılında yüzde 62 oranında artarak 5 bin 98 olarak gerçekleşti. 2021 yılından ise devreden dosya sayısı 4 bin 477 oldu. Çocuk ceza mahkemelerine baktığımızda ise 2017 yılı içinde açılan dosya sayısı 40 bin 505 iken 2022 yılında açılan dosya sayısı yüzde 13 artarak 45 bin 718’e yükseldi. 2022 yılında çocuk ceza ve çocuk ağır ceza mahkemesine gelen toplam dosya sayısının 91 bin 619 olduğunu ve son 5 yılın en yüksek düzeyinde seyrediyor. 2022 yılında çocuk ağır cezada 10 bin 105, çocuk cezada ise 81 bin 514 gelen dosya sayısı bulunuyor. Bu rakamlar son 5 yılın en yüksek rakamlarını oluşturuyor.

SUÇ VE DOSYA SAYILARI DÜŞÜNDÜRÜCÜ BOYUTTA

Çocuk ceza ve çocuk ağır ceza mahkemelerindeki dosya sayıları artarken aynı zamanda mahkûmiyet sayıları da artıyor. 2022 yılında çocuk ağır cezada bin 979 çocuğa mahkûmiyet kararı verilirken çocuk ceza mahkemesinde de 20 bin 800 çocuğa mahkûmiyet kararı verildi. 2022 yılında çocuk ağır ceza mahkemesinde beraat kararı verilen çocuk sayısı bin 209 olurken çocuk cezada ise bu rakam mahkûmiyet kararının çok altında kalarak 9 bin 607 olarak gerçekleşti. Çocuk ağır cezada mahkûmiyet kararı 2017-2022 yılları arasında yüzde 40 artmış. Cumhuriyet başsavcılıklarında soruşturma evresinde suça sürüklenen çocukların dosya ve suç sayılarının da düşündürücü boyutlara erişti. 2022 yılında soruşturma evresindeki dosya sayısı 289 bin 914, suç sayısı 607 bin 489 ve suça sürüklenen çocuk sayısı 294 bin 804 olarak kayıtlara geçti. Bu yıl içinde açılan dosya sayısı 185 bin 189, suç sayısı 381 bin 101 ve suça sürüklenen çocuk sayısı 171 bin 890 olarak ifade edildi.

ERKEK VE KIZ ÇOCUKLAR SANIK KOLTUĞUNDA

Çocuk ceza ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde sanık sıfatında bulunan çocukların rakamsal olarak 45 bin 645 kişiye tekabül ediyor. Bu çocukların yüzde 85’i erkek, yani erkek çocuk sanık sayısı 40 bin 26 iken kız çocuk sanık sayısı 5 bin 627 olarak belirleniyor. Ayrıca yabancı uyruklu toplam çocuk sanık sayısı 2 bin 924 iken bunların 214’ü sanık kız çocuğu ve 2 bin 924’ü de sanık erkek çocuklardan oluşuyor. Desteklenen ve yürütülen çalışmalarla tamamen önlenmesi oldukça zor görünen suç kavramının asgari düzeye indirgenmesi beklenirken, konu başlığının ‘çocuk’ kelimesi ile aynı cümle içerisinde kullanılması durumun ciddiyetini kavramamıza olanak sağlıyor.

ÇOCUK SUÇLULUĞU KONUSUNA SOSYAL YAKLAŞIM

Suç oluşumunu tetikleyen en önemli faktör ‘çocuk suçluluğu’ konusunu mesleki perspektifinden yorumlayan Eğitim Sorunları Derneği (ESODER) Başkanı, Sosyolog/Eğitim-Aile Danışmanı Rukiye Orhan, çocuk suçluluğunun kökeninin farklı maddeleri içerisinde barındırdığına işaret etti. Çocuğu ‘doğuştan ne kötü ne de iyi olan bir varlık’ olarak tanımlayan Orhan, “O da her canlı varlık gibi değişen, çevresi ile etkileşen ve gelişen bir bireydir. Onun iyi ya da kötü olmasını belirleyen gördükleri, duydukları, hissettikleri, eğitim ve yaşantılarıdır. Bu da çocuk suçluluğunun kökeninin hukuksal olmaktan öte psikolojik ve sosyolojik olduğunu gösterir” dedi.

“ETMENLER BİRBİRİYLE ÇOK YAKIN İLİŞKİ İÇİNDE”

Doktrinde çocuğun suçluluğa yönelmesinin nedenleri konusunun genel olarak üç başlık altında ele alındığının bilgisini veren Orhan, “Çocuğun yapısı-özellikleri ve yeteneklerine ilişkin etmenler, çocuk üzerindeki çevresel etkenler, özellikle içinde yetişip büyüdüğü en yakın çevre olan aileden başlayarak etkilenmesi, sosyal çevre ve yaşam koşulları. Bu maddeleri oluşturmaktadır. Çocuk suçluluğunda bu etmenler birbiriyle çok yakın ilişki içinde olup, suç bu etmenlerin olumsuz etkisinin bir bileşkesi olarak ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar, çocuğun yetiştiği aile yapısının tipi, oluşturulan kontrol mekanizmaları, çocuğun sosyal çevresi, içinde bulunduğu grubun normları, değer yargıları suça ortam hazırlayan faktörler olarak değerlendirilir” diye konuştu.

“ÇOCUK DÜZENSİZLİKLERİN BEDELİNİ TOPLUMA ÖDETİR”

Çocuk kavramının, gelişim dönemlerini yaşayan, toplumsal anlamda birey olmaya hazırlanan 18 yaşından küçük birey olarak tanımlandığını ifade eden Orhan, “Bu dönemde birey, biyolojik gelişiminin yanı sıra sosyal, duygusal, zihinsel gelişim açısından oldukça yoğun bir süreç yaşar. Toplumda on sekiz yaşından küçüklerin toplumsal norm ve değerlerden sapan davranışlar sergilemesi ve bu sapan davranışların yasalara göre suç sayılması çocuk suçluluğu olarak tanımlanmaktadır. Çocuk suçluluğu ile ilgili yapılan araştırmaların ortak noktası, çocuğun suça itilmiş çocuk olarak kabul edilmesidir. Bu bağlamda suça yönelen çocuk, ailedeki ve toplumdaki düzensizliklerin bedelini ödeyen, sonra da topluma ödeten çocuktur” şeklinde konuştu.

“ARAŞTIRMALAR ÇOCUK SUÇLULUĞUNUN ARTTIĞINI GÖSTERİYOR”

Çocuklarda suç işleme oranlarının ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye ve zaman içinde değişiklik gösterdiğini hatırlatan Orhan, “Özellikle sanayileşmenin ve hızlı kentleşmenin olduğu bölgelerdeki şehir merkezlerini çevreleyen kenar mahallelerde suç oranlarının arttığı görülmektedir. Bu bölgelerde suçluluk kabul gören bir davranış olduğundan, çocuk ya da genç antisosyal davranışı öğrenmesine neden olan birçok fırsatla karşılaşır. Bazı ülkelerde yapılan araştırmalar, çocuk suçluluğunun arttığını göstermektedir. Bu artışta, sosyoekonomik faktörler, aile yapısı, eğitim sistemi, uyuşturucu kullanımı gibi etmenler önemli rol oynayabilir. Aynı zamanda, çocuk suçlarındaki artışın daha fazla raporlanması ve kaydedilmesi de istatistikleri etkileyebilir. Yani çocuklarda suç işleme oranları karmaşık bir konudur ve birçok faktöre bağlıdır. Ülkeler ve bölgeler arasında farklılık gösterebilir ve zaman içinde değişebilir” ifadelerine yer verdi.

“ZORBALIK ÇOCUKLARIN SUÇA YÖNELMESİNE NEDEN OLABİLİR”

Çocuklarda suç işleme nedenleri birçok farklı faktörden kaynaklandığının bilgisi salık veren Orhan, “Aile içi sorunlar, ihmal, istismar veya şiddet, çocuklarda suç eğilimini artırabilir. Arkadaş çevresindeki olumsuz etkileşimler, suça yönlendirebilir ve çocuklarda suç işleme isteğini artırabilir. Düşük başarı, okul terkleri, zorbalık gibi problemler çocukların suça yönelmesine neden olabilir. Yoksulluk, işsizlik gibi ekonomik zorluklar, çocukların suça meyilli olmalarına etki edebilir. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı, çocuklarda suç işleme riskini artırabilir. İletişim eksikliği, düşük sosyal beceriler, çocukların duygusal sorunlarını ifade edememelerine ve suça başvurmalarına neden olabilir. Şiddet içerikli medya ve internet kullanımı, çocuklarda agresif davranışların artmasına ve suç işleme eğiliminin artmasına yol açabilir” ifadelerini kaydetti.

“ÇOCUKLARIN YÜKSEK YARARLARI GÖZETİLMELİDİR”

Söz konusu nedenlerin her birinin tek başına veya birlikte çocuklarda suç işleme eğilimini etkileyeceğini ifade eden Orhan, şöyle devam etti, “Ancak, her çocuğun durumu farklıdır ve suç işleme davranışı da bireysel faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Önemli konu çocukların yüksek yararlarının gözetilebilmesi için özellikle onları suça yönlendiren ya da iten tüm faktörlerin bilinmesi gerekmektedir. Çocuğun suç işlemesinin ana nedeni ortaya çıkarılmalıdır. Nedenler giderilmezse, davranış alışkanlık haline gelir.”

“AİLE İÇİ İLETİŞİMİN İYİLEŞTİRİLMESİ SAĞLIKLI GELİŞİMİ DESTEKLER”

Çocuklarda suç işlemeyi azaltmak için çeşitli yöntemler ve önlemlerin de bulunduğunu belirten Orhan, şunları kaydetti; “Çocukların erken dönemlerde eğitim ve destek alması önemlidir. Okul öncesi eğitim, sosyal becerilerin geliştirilmesi, değerlerin öğretilmesi ve problem çözme becerilerinin kazandırılması, suç işleme riskini azaltabilir. Ailelerin bilinçlendirilmesi, ebeveynlik becerilerinin güçlendirilmesi ve aile içi iletişimin iyileştirilmesi, çocukların sağlıklı gelişimini destekleyebilir. Aile destek programları, risk altındaki ailelere danışmanlık, rehberlik ve kaynak sağlama gibi hizmetler sunabilir. Okullarda güvenli, destekleyici ve kapsayıcı bir ortamın oluşturulması önemlidir. Zorbalığı önleme programları, akran ilişkilerini destekleyici etkinlikler ve disiplin politikalarının adaletli ve eğitici olması, suç işleme oranlarını azaltabilir. Suç işleyen çocuklar için alternatif adalet yaklaşımları ve rehabilitasyon programları önemlidir. Bu programlar, ceza yerine eğitim, tedavi ve yeniden entegrasyon fırsatları sunarak çocuklara ikinci bir şans verebilir. Suç işleme konusunda toplumda farkındalık yaratmak ve iş birliği sağlamak önemlidir. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, eğitim kurumları ve aileler arasında iş birliği, çocukların suça yönelmesini önlemek için etkili bir strateji olabilir. Çocukların uyuşturucu ve madde kullanımının önlenmesi, suç işleme riskini azaltabilir. Uyuşturucuyla mücadele programları, bilinçlendirme faaliyetleri ve erken müdahale önlemleri bu alanda etkili olabilir.”

“ÇOCUK KİN ORTAMINDA BÜYÜYORSA KAVGA ETMEYİ ÖĞRENİR”

Alınacak önlemlerin çocuklarda suç işlemeyi azaltmaya yardımcı olabileceğini ancak her çocuğun durumunun farklı olduğu gözetilerek bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş yaklaşımlar sergilemek gerektiğini söyleyen Orhan, Amerikalı bir yazar ve aile danışmanı olan Nolte Dorothy Law’dan alıntıladığı şu sözlere açıklamalarında yer verdi; “Çocuk yaşadığını öğrenir. Eğer bir çocuk sürekli eleştiriliyorsa, kınama ve ayıplamayı öğrenir. Eğer bir çocuk kin ortamında büyüyorsa, kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanıyorsa, sıkılıp utanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitiliyorsa, kendini suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştiriliyorsa, sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendiriliyorsa, kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk övülüyor ve beğeniliyorsa, takdir etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülüyorsa, adil olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık öğreniyorsa, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.”

Duygu TEKİN


HIZLI YORUM YAP