Tebrikler OSB ailesine

Türkiye’nin çok önemli iş insanları var.

Her birinin de farklı farklı hikayeleri var.

Ama en dikkat çekici hikayeler hiç kuşku yok ki sıfırdan zirveye çıkanlar.

Bu noktada Antalya Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı bir açığı kapatmış gibi görünüyor.

Sosyal medyayı oldukça aktif ve verimli kullanan Organize Sanayi’de çok fazla fabrika var ve bu fabrikaların bazıları Türkiye’nin ilk 500 şirketi arasına girerken bazıları da ikinci 500 şirketi arasına giriyor.

Bu başarılar hiç de küçümsenecek başarılar değil.

Her insanın bir hikayesi var kuşkusuz…

Firmaların da bir hikayesi var.

Bu firmalar nasıl kuruldu, kimler tarafından kuruldu, hangi zorlu süreçleden geçti, bugünlere nasıl geldi?

‘Haber ayrıntıda gizlidir’ deriz…

İşte büyük firmaların büyük firma olmalarındaki ayrıntıları merak ediyor insan.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı medya ekibi masa başında oturup sadece haber metni göndermezken bölgedeki firmaların başarı hikayelerini herkesin bilmesini istemiş.

Tabi kim düşündüyse iyi düşünmüş,..

Başkan Ali Bahar mı düşünmüş yoksa yönetimden birisi ya da birileri mi düşünmüş ya da dışarıdan mı böyle bir fikir ortaya çıkmış bilmiyorum ama kim düşündüyse iyi düşünmüş.

Sonuçta Başkan Ali Bahar’ın da bir başarı hikayesi var.

Şarampol’de geçen bir çocukluk dönemi…

Sosyal medyadan paylaşılan başarı hikayelerine zaman buldukça bakıyorum.

Hani bazen öyle sözler dökülüyor ki firma sahiplerinden içiniz cız ediyor.

Bazen tüyleriniz diken diken oluyor.

Bazen de firmanın bugünlere nasıl geldiğini anlatanların boğazı düğümleniyor.

Hatıralar canlanırken akıllarına gelen insanlar bazen duygulandırıyor.

Geçmişi unuturlarsa yok olacaklarının bilincinde olan bu insanların hikayelerinin daha fazla kişiye ulaşması gerektiğini düşünüyorum.

Emeği geçen her bir bireye teşekkür ediyorum…

İnsanlık Filistin’de Öldü

İşgalci İsrail sivilleri bombalamaya devam ederken dünya üç maymunu oynuyor.

Sivil kayıpların arttığı bu çatışma, insan hakları ihlallerinin ve şiddetin gölgesinde birçok masum insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor.

Dünya, bu trajediyi izlerken sessizliğin hüküm sürdüğü bir döneme tanıklık ediyor.

Ancak sessizlik, insanlık açısından büyük bir sorumluluğun altında gizlenmiş durumda.

İsrail-Filistin çatışması, uzun yıllardır sürdüğü için maalesef sivil kayıpların artması bir olağan hale gelmiştir.

Çocuklar, kadınlar, yaşlılar; hepsi bu çatışmanın acımasız gerçekliğinin birer kurbanı oluyor.

İnsan hakları ihlalleri, uluslararası hukuku çiğnemekle eşdeğerdir ve bu durumu görmezden gelmek kabul edilemez.

Dünya, bu çatışmayı izlerken, uluslararası toplumun sessizliği dikkat çekiyor.

Çatışmanın her iki tarafında da sivil kayıpların artması, barışın ne kadar acil olduğunu gösteriyor.

Ancak dünya liderleri, çoğu zaman siyasi hesaplar ve çıkarlar nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor.

Sessizliğin insanlık adına büyük bir sorumluluğu vardır.

Her birimiz, bu çatışma karşısında sessiz kalmayı reddetmeliyiz.

Filistinli veya İsrailli olmaktan daha önemli bir şey, insan olmaktır.

İnsan haklarına saygı ve barış, bu çatışmanın çözümünün anahtarıdır.

Bu nedenle her birimiz, bu trajediyi görmezden gelmeyip, daha fazla kayıp yaşanmadan bir çözüm bulma yönünde çaba göstermeliyiz.

Servis ve Yedek Parça Sorunu

Dünya değişiyor, teknoloji gelişiyor. Değişen dünya düzeninde otomotiv sektöründe de büyük değişimler yaşanıyor.

Bu değişimin başında hiç kuşku yok ki elektrikli otomobiller geliyor.

Elektrikli araçların popülaritesindeki hızlı artış, çevre dostu bir geleceğe doğru atılmış önemli bir adımı temsil ediyor. Ancak, bu yükselişin yanı sıra bazı sorular ve endişeler de geliyor.

Elektrikli araçlar yaygınlaştıkça, yeterli sayıda şarj istasyonu ve servis merkezinin bulunabilirliği önemli bir konu haline geliyor.

Sorun sadece şarj istasyonları ile de sınırlı kalmıyor.

Arıza durumunda servis ve yedek parça sorunu kafaları karıştırıyor.

Servis ve yedek parça maliyetlerinin yüksek oluşu da yine araç alacakları düşündürüyor.

Her şehirde sadece bir adet servis olması da yine elektrikli araç alacakların kafalarında soru işaretlerinin oluşmasını sağlıyor.

Şarj istasyonlarının yetersizliği sadece günlük kullanımı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda uzun mesafe seyahatlerini de kısıtlıyor. Elektrikli araç sahiplerinin planladıkları rota üzerinde yeterli şarj istasyonları olmaması, bu tür yolculukları zorlaştırabilir ve endişe yaratabilir.

Bir diğer önemli konu, elektrikli araçların bakım ve servis ihtiyaçlarıdır. Geleneksel içten yanmalı motorlara sahip araçlar gibi, elektrikli araçlar da zaman zaman bakım ve onarım gerektirir. Ancak, bu hizmetlerin yeterli şekilde sunulmadığı bölgelerde, elektrikli araç sahipleri sorunlarla karşılaşabilir.

Bu sorunlara çözüm bulma ihtiyacı arttıkça, birçok ülke ve şehir, şarj altyapısını geliştirmek ve servis hizmetlerini artırmak için çeşitli önlemler almaktadır. Subvansiyonlar, şarj istasyonlarının inşası ve bakım hizmetlerini desteklemek amacıyla kullanılmaktadır.

Yani elektrikli aracınız bozulunca sanayiye çekemiyorsunuz.

Bir elektrikçi ya da motor ustası bakamıyor.

Teknoloji gelişiyor iyi güzel, çıkan elektrikli araçlar da göze hoş geliyor ama…

İşte o ama geliyorsa sözün sonuna bir düşünmek gerekiyor diye düşünüyorum…

Dünyada enerji savaşları

Dünya nüfusu arttıkça ve sanayi geliştikçe enerji talepleri hızla büyümekte. Günümüzde enerji kaynakları, bir ülkenin ekonomik ve askeri gücünün belirleyici faktörlerinden biri haline gelmiş durumda. Ancak bu büyüyen talep, enerji kaynaklarının da tükenmekte olduğu bir döneme denk geliyor. Peki, gelecekte enerji savaşları çıkma ihtimali nedir?

Enerji savaşları, bir ülkenin enerji kaynaklarını kontrol etmek veya bu kaynaklara erişimi sınırlamak amacıyla askeri müdahale veya diplomatik baskı kullanma girişimlerini ifade eder. Bu tür savaşların temel nedeni, enerji kaynaklarının stratejik bir değere sahip olmasıdır. Özellikle petrol, doğalgaz, kömür ve uranyum gibi enerji kaynakları, modern toplumların işleyişi için elzemdir ve bu kaynakların tedarikini kontrol eden ülkeler, uluslararası arenada güçlü bir konuma sahip olurlar.

Ancak, bu kaynakların sınırlı olduğunu ve doğal olarak bazı bölgelerde yoğunlaştığını göz önünde bulundurduğumuzda, rekabet artmaktadır. Bazı ülkeler, enerji kaynaklarına olan bağımlılıklarını azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye çalışırken, diğerleri hâlâ geleneksel fosil yakıtlara dayalı enerji üretimine bağımlıdır. Bu, gelecekte enerji kaynaklarına yönelik talebin artmaya devam edeceği anlamına gelir.

Enerji savaşlarının bir başka nedeni ise enerji kaynaklarının coğrafi olarak kritik bölgelerde bulunmasıdır. Özellikle Orta Doğu, Kafkasya ve Asya’nın bazı bölgeleri, enerji rezervlerinin zengin olduğu yerlerdir ve bu bölgelerdeki istikrarsızlık veya çatışma, enerji tedarikini olumsuz etkileyebilir. Birçok ülke, enerji güvenliğini sağlamak amacıyla bu bölgelere askeri güç göndermekten çekinmemiştir.

Gelecekteki enerji savaşlarına yönelik risk, uluslararası işbirliği ve diplomasiyle azaltılabilir. Uluslararası toplum, enerji kaynaklarının adil bir şekilde paylaşılması ve tedarik zincirlerinin güvenliği için anlaşmalar yapmalıdır. Ayrıca, yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine katkı sağlayabilir.

Gelecekte enerji savaşlarının çıkma olasılığı yüksektir, ancak bu risk uluslararası işbirliği ve yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlarla azaltılabilir. Enerji güvenliği, dünyanın dengesini belirleyen kritik bir faktör olmaya devam edecek ve bu nedenle bu konuda dikkatli olunmalı ve çözüme yönelik adımlar atılmalıdır.

Tütüncü aday olur mu?

Kepez Belediye Başkanı Av. Hakan Tütüncü üç dönemdir başkanlık görevini yerine getiriyor.

Önümüzde ise 31 Mart 2024 yerel seçimleri var.

Hakan Tütüncü’yü yakından tanıyanlar iyi bilir ki 2019 seçimlerinin kazanılmasının ardından Hakan Tütüncü sabah namazını Yat Limanı’nda bulunan İskele Camii’nde kılmış ve Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için startı vermişti.

Siyaseti şayet iyi biliyorsanız bir üst lige çıkmak için zemin hazırlanması gerektiğini de bilirsiniz.

İşte Hakan Tütüncü de tam da bunu yaptı ve 2019 seçimlerinin hemen ardından bugünlerin temellerini atarken adeta ilmek ilmek geleceğini dokuyordu.

Hakan Tütüncü dikkat edildi ise bir süredir bazı bilboard ya da sosyal medya paylaşımlarında Kepez Belediye Başkanı Av. Hakan Tütüncü dahi yazmıyordu.

Kepez Belediyesi’nin logosu ve Hakan Tütüncü’nün adı yer alıyordu.

Hakan Tütüncü Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını çok istiyor.

Dışişleri eski Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da tam desteğini uzun zaman önce alan Hakan Tütüncü’ye zorlu yolunda Mustafa Yılmaz eşlik ederken yolculuğa dahil olanlar arasına İsmail İltemir de girdi.

Maddi olarak arkasında güçlü bir destek bulunduğu görünen Hakan Tütüncü aday olursa kazanabilir mi?

İşte asıl sorulması gereken soru bu!..

Hiç kuşku yok ki AK Parti Genel Merkezi aday belirlerken Hakan Tütüncü’nün Kepez’de yaptığı hizmetler kadar aldığı oy oranlarına da bakacaktır.

Sonuçta AK Parti – MHP ittifakı Antalya’da kazanacak aday ile seçimlere gitmek isteyecektir.

Antalya sonuçta sadece Kepez’den ibaret değil.

Diğer ilçelerde Hakan Tütüncü’nün nasıl çalışmalar yaptığını bilemiyoruz.

Gazipaşa’dan Kaş’a kadar oy alması lazım ve bu konuda kulağıma gelen bilgilere göre kendince bir de sistem kurmuş.

İlçelerin muhtarları ile ve önde gelen isimleri ile yakın ilişkide olduğu belirtilen Hakan Tütüncü de Muhittin Böcek ile yakın siyaset anlayışı ile ilerliyor.

Yerel seçimlerde partiden ziyade aday önemli olduğu için isimler yarışacak.

Şayet Hakan Tütüncü aday olur ve kaybeder ise işte o zaman siyasi geleceğini de tehlikeye atmış olur.

Kazanır ise işte o zaman Hakan Tütüncü’yü iki-üç dönem başkan olarak görebiliriz.

Son dönemlere bakıldığında Antalya’da iki dönem üst üste iki dönem kazanan olmadı.

Çok bilinmeyenli denklem gibidir siyaset ve her an herşey olabilir.

Siyasette hiçbirşeyin garantisi yoktur.