Kemal ELDEMiRCi

Kemal ELDEMiRCi

27 Nisan 2023 Perşembe

Kaş’a kıymayın efendiler!

Kaş’a kıymayın efendiler!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

800 nüfuslu bir balıkçı kasabası olan ve coğrafi zorunluluktan dolayı ilçe olmuş bir yerleşim yeri olan Kaş, bugün büyük kentlerden kaçıp sakin sahil kasabası arayanların tercih ettiği bir yer haline geldi. Kaş’ın önemli isimlerinden olan çevre gönüllüsü avukat Salim Cengiz, ilçenin coğrafi ve tapoğrafik durumunun ancak 5 bin nüfusun yaşayabileceği bir yapıda olduğunu kaydederek çok ciddi uyarılarda bulundu.

Cengiz, çok haklı. Son yıllarda Kaş inanılmaz derecede büyüdü.

Yine Cengiz’in saptamalarına göre, özellikle Ukrayna-Rusya savaşından dolayı tahminen 3 bin 500 Rus vatandaşı ilçeye geldi ve bir yıldan fazla zamandır burada yaşamaya başladı. Yabancıların gelişiyle ilçede büyük sıkıntı yaşandığını kaydeden Cengiz, olayı şu şekilde özetliyor: “Rusların gelişi nedeniyle ev kiraları aylık 3-4 bin liradan 15 bin, mobilyalı evler aylık 35 bin liraya yükseldi. Bu durum sabit gelirli; asgari ücretli, dar gelirli kiracı kişiler ile ev sahipleri arasında hoş olmayan sorunların doğmasına neden oldu. Ekonomik durumu bu kiralara yetmeyen bir çok kişi ilçeyi terk etti ve yaşam koşulları daha uygun yerlere taşındı. Senelerdir bu kasabasının sıkıntılarını yaşayan ancak ekonomik kalkınmadan, ranttan faydalanamayan kiracılar bu dönem çok büyük bir bedel ödediler ve hala ödemeye devam ediyorlar. Pandemi ve sonrası oluşan ekonomik kriz ve Rus vatandaşlarının gelmesinden sonra ilçe ve civarında arazi, arsa ve yiyecek, içecek ücretleri, hizmet ücretleri Türkiye ortalamasından birkaç misli arttı”

Yani durum bir hayli ciddi. Sorun bununla da bitmiyor.

 

Kiraların çok yükselmesi, pandemiden sonra tatilcilerin doğal ortamda ki villalarda tatil yapmayı tercih etmelerine neden oldu. Böylece, köylerde binlerce villa veya malikane gibi lüks binalar yapılmaya başlandı.

Cengiz, ilçe ve çevresinin büyük bir şantiye alanına dönmesine isyan ediyor ve şöyle diyor: “Eskiden köy nüfus sayısına göre hesaplanarak verilen içme suları binlerce villanın havuzuna ve bahçesine yetmemeye başladı. Yakın zamanda kırsal kesimlerde en büyük sıkıntının susuzluk olacağı gün gibi ortadadır. Köy içme grup suyu olarak siyah kangal borularla köylere verilen bu su kesinlikle lüks binalara yetmeyecek, villa sahipleri ile diğer köylüler arasında su kavgalarına neden olacaktır. ASAT’ın bu konuda bir saptaması ve planı olup olmadığını bilmiyorum. Umuyorum bu konu düşünülmüştür.

İlçe çevresinin doğal güzelliklerinin bugünlere gelmesinin en büyük bedelini bizlerden önce yaşayan Kaşlılar ödemiştir. Senelerce yol, su elektrik olmadan bu coğrafyayı beklemişler tüm yaşam zorluklarına göğüs germişlerdir. Likyalılar döneminden beri yaklaşık 2 bin 500 yıldır kalan tarihi anıtları ve zeytinlikleri bu günlere kadar beklemişlerdir. Bugün o Likya lahit mezarlarının çoğu tahrip edilmiş, yüzlerce dönüm yaşlı ve verimli zeytin ağacı kesilmiş ve odun olarak kullanılmıştır. Bina alanlarına rastlamayan yerlerdeki ağaçlar bile kökünden çıkarılarak yerlerine beton dökülerek ve üzeri modern seramiklerle kaplanarak yok edilmiş adeta geçmiş coğrafyadan intikam alınmıştır.”

 

Bizi en çok üzen bir başka konu da Kaş’ta rant savaşlarının yaşanması. Cengiz bu konuda da çok açık konuşuyor ve ilçenin kontrolsüz büyüdüğü üzerine basarak vurguluyor. Hatta siyasi partilerden, sivil toplum kuruluşlarından bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapıldığını duymadığını ve görmediğini de üzülerek belirtiyor.

 

Açıkçası Akdeniz’in incisi olarak bilinen Dünyaca ünlü Kaş’ı artık daha fazla zorlamayalım. Dünya mirası olan bu doğanın betona daha fazla teslim olmasına izin vermeyelim.